Bizler birkaç kişiyiz bir şeyler yapmak isteyen yerinde duramayan birkaç kişi. Gözümüzün gördüğünü beynimizin algıladığını duyularımızla tepkiye dönüştürmekten başka çaresi olmayan kişileriz. Çevremizde o kadar çok şey olup bitiyor ki bir an içinde kim farkına varıyor ve cesareti olan kaç kişi müdahale edebiliyor. Şehrimizde, okulumuzda, sokağımızda, evlerimizde…Herşey gözümüzün önünden bir anda kaybolup gidiyor. Ama sadece gözümüzden kayboluyorlar, bildiğimizin dışında ve bilincimizin altında aslında onlar. Belleğimizde her şey. Sonradan yaşayacaklarımızı belirliyorlar. İlerde bize neden böyle oldunuz denildiği zaman çocuklarımıza verecek cevabımız olsun istiyoruz. Bu anı bu yaşanılanları kaydetmek ve bu andaki duygularımızı düşüncelerimizi konuşmanın düşünmenin yasaklığı dışında göstererek yapmak istiyoruz. Olan, konuşulan herşey legal. Çevremizde gördüğümüz herşey legal, meşru, olağan, sıradan. Bunların dışında birşeyler var mı, başka birşey denilebilir mi, yapılabilir mi. Gerçek olan hafızamıza veya gerçek olmayan düşlerimize sahip çıkarak birşeyler yapılabilir mi?
Bir düş illegaldir yasaklanmış bir hafıza gibi.
İllegal bir belleği legal bir mecraya açmak gibi zor bişey bu aslında. Anlaşılmamak, sürekli dışlanmak ve her an öteki sayılmak. Sevdiğinizi bile anlatamamak. Dilin yetememesi, fotografın gösterememesi, videonun anlatamaması. Ve sürekli bir suskunluk hali. Belki de bunun da getirdiği kızgınlıktan kaynaklı bir militanlık hissinden de illegallik. Belleğimizi yaşadıklarımızdan çok düşlerimizin oluşturması hali aslında. Rüyalarımızın hafızamızı yaratması. Düş kuramayan bir toplumda düşleri olmak. Sinemasız bir toplumda video yapmak. Sistemin elimizden, aklımızdan kaçırdığı hafızamızı toparlamaya çalışmak, eksik yerleri düşlerle onarmak.
İllegal yasak olan değil yasaklanamayan ve yasal olunamayan.
Bilinçli bir tercih hiç değil, bir olma hali ve aslında belki de en iyi anlatımla tutunamayan. Ama neden tutunamadığının veya neden kimsenin onu tutmadığının farkında olup bunun isyanını yaşama hali. Aşık bir terörist olmak, sosyal bir sadist olmak, kimseyi öldürmemek ama öldüresiye sevmek. Aşık olduğunda da en kızgın olduğunda da bilemeden en beklenmedik hareketi yapabilmek. Delirmek ama köyün delisi sayılmamak. Hayatın bütün boşluklarından kıvrımlarından oyunlarla ilerleyebilmek, yolda oyun arkadaşları bulmak ve çocukça sevinmek. Mahallenin, şehrin, ülkenin üzerine oyun ağlarıyla sinir ağları örmek.